Teknolojik gelişmelerin son yıllarda çok hızlı ilerlemesi ve özellikle
1990’larm başından itibaren her alanda pek çok yeni buluşun gerçekleşmesi ile birlikte ticari ve gündelik hayata da etkileri kısa sürede egemen olmuştur. Bu teknolojik gelişmelerin başlıca tetikleyici unsuru, elektronik endüstrisinde devrim yaratan, fizik ve matematik gibi temel bilimlerin s ınırlarının zorlandığı yeni buluşlardır. Bu buluşların neticesinde, o tarihlerde hayal bile edilemeyen pek çok iş gerçekleştirilebilmiş ve bu durum insan hayal gücünün sınırlarını oldukça genişletmiştir. Teknolojinin bu ölçüde ilerlemesinin başlıca sebebi, duyulan ihtiyaçların mevcut altyapı ve veriler ile giderilememesidir. Bilgisayarların keşfinden bu yana göstermiş oldukları gelişim, nihayetinde geleneksel yollarla tamamlanması binlerce yıl alabilecek hesaplamaların çok kısa zaman dilimleri içerisinde tamamlanabilmesini olanaklı kılmış, bu da yeni buluşların ve gelişmelerin önünü açmıştır. Eğer hesaplama işlemini bir “süreç” olarak ele alırsak, daha gelişmiş bilgisayarlar aynı işlemi öncekilere göre daha kısa sürelerde tamamlamakta, bu da “iş sürecini” kısaltmakta ve verimliliği arttırmaktadır. Nihayetinde, yeni bir teknolojik gelişme, diğer pek çok gelişmenin kapısını aralamakta ve döngü bu şekilde giderek artan hızlarda süregelmektedir. Günümüzde ulaştığımız teknolojik ve bilgi seviyesi, kısaca bu şekilde açıklanabilir.
Gelişen teknoloji kaçınılmaz olarak günlük hayatı ve iş hayatını etkilemiş, teknolojinin sunduğu bu yeni olanakların bir sonucu olarak başlangıçta bilimsel çalışmaların paylaşımı amacıyla başlatılan ARPA projesinin bugünkü hali olan internet ortaya çıkmıştır.
“Yeni Ekonomi” olarak adlandırılan kavram günümüzde herkes tarafından anlaşılamamaktadır. Bunun başlıca sebeplerini, herkesin aynı düzeyde yeni gelişmelerle ilgilenememesi, mesleki uzmanlık alanlarının farklı oluşu, bilgi düzeyleri, tecrübe vs. gibi nedenlere bağlamak mümkündür. Yeni ekonomi kavramı ile ilgili olarak ortaya atıldığı günden buyana hem destekleyen hem de karşı çıkan pek çok görüş ortaya atılmıştır. Cansen’e göre “yeni ekonomi”nin doğru adı “e- ekonomi”(Elektronik Ekonomi)’dir. Bu tanıma göre yeni ekonomi, elektronik olan her şeyi kapsamaktadır. Cansen “yeni ekonomi” kavramını yanıltıcı ve dağınık bir tanımlama ve adlandırma olarak nitelemektedir. Bunun yerine “dijital ekonomi” kavramını ön plana çıkarmaktadır. İsmin çok ince bir teknik ayrıntıdan doğduğu ve dijitalleştirmenin bir tür modülasyon olduğunu, bunun da zorlama ve kapsamı yetersiz bir isimlendirme olacağını belirtmektedir. Tüm bu kavram karmaşıklığını gidermek için de “bilişim ekonomisi” adını ortaya atmaktadır (Cansen,2000). Bu ad üç ögeyi içermektedir:
- Bilgi (enformasyon)
- İşleme (proses)
- İletişim (komünikasyon)
Burada ortaya atılan temel görüş, içinde elektronik olan herşeyin yeni ekonomi ile ilişkilendirilemeyeceği, yeni ekonomi kavramının tam olarak anlamını ifade edemediğidir. Bu noktada geçmişe ve bugüne bakarsak yeni ekonominin elektronik olan herşeyi kapsamadığı sonucu çıkartılabilir. Fakat geçmişten bugüne kadarki gelişim süreçlerini doğru analiz ettiğimizde, uzak olmayan bir gelecekte elektronik olan herşeyin yeni ekonomi kapsamına gireceği anlaşılabilir. Gerçekten de ortaya çıkan yeni teknolojiler ve buluşlar ile küreselleşmenin getirdiği standardizasyon, böyle bir eğilimin olduğuna en iyi işarettir. Örneğin, evlerde kullanılan elektronik bir cihaz olan mikrodalga fırın ve buzdolabını bugün için internetten kontrol edebilecek teknoloji mevcuttur.
Internetten sadece mevcut iş süreçleri etkilenmemiş, yepyeni iş modelleri ve bunlara uygun yeni süreçler gündeme gelmiştir. Elektronik ortam ile insanlar, birbirleriyle yüz yüze konuşarak yaptıkları birçok işi bilgisayarlara bırakmış, geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilmesi zor hatta imkansız girişimler hayat bulmuştur. “Elektronik Veri Değişimi” (EDI) sayesinde bilgisayarlar, kendilerine belirli bir yazılımla önceden öğretildiği şekilde ve kullanıcıların istediği konularda, birbirleriyle otomatik olarak veri değiş tokuşu yapmakta, otomatik olarak yollanan ve alıcısına ulaşan verileri yine otomatik olarak değerlendirebilmektedirler. Böylelikle bilgi, onu kullanacak olanın eline adeta hammaddeden ürüne dönüşmüş olarak ve gerekli son adıma kadar işlenmiş olarak geçebilmektedir.
Bugün, “yeni ekonomiyi” yeni kılan ise özellikle iletişim teknolojilerindeki büyük patlamadır. Bu gelişme, iş yapma hızını süratlendirmekte, üretkenliği arttırmakta ve önümüzdeki yıllarda daha da çok artıracağı yolunda işaretler vermektedir. Aynı zamanda girişimci tipi de değişmekte, teknik formasyonlu müteşebbislere daha geniş olanaklar sunmaktadır (Atikkan,2000).
Yeni ekonomi ile ilgili tartışmalar sürerken, bu kavramın oldukça geniş bir alanı tanımladığı çoğu zaman bilerek veya bilmeyerek ihmal edildiği ve yapılan yorumların tam olarak gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durum, elde işlenmesi gereken oldukça fazla miktarda bilginin bulunmasından ileri gelmektedir. Gerçekte yeni ekonomi, bildiğimiz geleneksel ekonominin temel öğelerini (satış ve pazarlama, iletişim, reklam vs.) kullanmakla birlikte, bu öğelerin kullanılış şekli ve iletişim altyapısını öyle etkilemiştir ki, yeni teknolojilerin sunduğu imkanları en iyi şekilde kullanan geleneksel firmalar, başta maliyetleri düşürerek, alternatif iletişim, satış ve pazarlama kanalları açarak, daha iyi müşteri tatmini sağlayarak, sunduğu hizmetleri müşterilerinin daha kolay ve hızlı erişmelerini sağlayarak ve daha pek çok özelliğini kullanarak çok ciddi bir rekabet avantajı sağlamışlardır.
Artan rekabet baskısı ve değişen ekonomik koşullar satış baskısıyla beraber daha hızlı karar almayı gerektirmiş ve diğer firmaları da oldukça hızlı bir biçimde iletişim ve elektronik teknolojilerinin sunduğu imkanları kullanmaya sevk etmiştir.
Sonuçta, kuruluşların çok büyük bir bölümü bir şekilde bu teknolojileri kullanmaya başlamışlardır. Bu noktada çokça karıştırılan “Yeni Ekonomi” kavramı devreye girmekte ve teknolojiyi kullanma ölçüsünde sadece e-posta adresi olan ve bir internet sitesine sahip firmalar ile bunları tamamen benimseyen, mevcut iş süreçlerini daha verimli hale getirmek için aktif olarak yeni teknolojilerden yararlanan, karar mekanizmalarını ve iş süreçlerini hızlandırabilen ve nihayetinde katma değer sağlayan firmaları birbirinden ayırmaktadır. “Yeni Ekonomi”, beraberinde “Yeni Stratejiler” ve “Yeni Yöntemler” kaçınılmaz bir biçimde getirmiştir. Bugün yeni bir ürünü gazete veya TV reklamları ile tanıtmak ile internet platformunda tanıtmak, her iki seçeneğin içerdiği kısıtlamalar (süre, maliyet, etkileşim,boyut vs.) ve kullanım şekilleri nedeniyle aynı değildir. Yine aynı şekilde bir ürünün (bu bir finansal hizmet de olabilir) geleneksel yollarla satışını yaparken karşılaşılan maliyet ve etkileşim, aynı ürünü alternatif iletişim kanalları (internet, mobil telefonlar, dijital televizyonlar, bankamatikler) ile satışa sunarken karşılaşılandan oldukça farklı olabilmektedir. Bu noktada, bankamatiklerin ve internetin maliyetleri dramatik bir şekilde aşağı çektiği aşikardır.
Dijital ekonominin önemine istinaden Nicholas Negroponte, bilgi literatürüne “bit-atom” ikilisini önermektedir. Negroponte’a göre sanayi devriminin hedefi atomlardı (Negroponte,1995). Atom; kütlesi, hacmi olan bir şeydir. Sanayi toplumunun ürünü olan madde atomlardan oluşur. Atomlar sanayi toplumunu, bit’ler (bilginin saklandığı en küçük sayısal eleman) bilgi toplumunu simgeler. Bilginin en küçük birimi olan bit (1/8 byte), maddenin en küçük birimi olan atomun kar şılığıdır. Geleceğin dijital dünyasında bit’ler, atomlardan daha önemli hale gelecektir. Gümrük duvarı, siyasi sınır veya sansür tanımayan bitlerin egemen olduğu dijital dünyada, pek çok kavram değişmek zorunda kalacaktır.
Bu söylemde Negroponte, bit’lerin atomlardan daha önemli hale geleceği teziyle gerçekte atomların (geleneksel üretim ekonomisinin) önemini yitireceğini söylememekte, fakat bilginin paylaşımının (bit’ler) çok önemli bir unsur olacağını savunmaktadır. Gerçektende gelişim evrelerine baktığımızda iletişimin öneminin giderek arttığını, bu durumun bilgi paylaşımının kolaylaşması ve hızlanmasının bir sonucu olarak, üretimin bir sır olmaktan çıkmaya başladığını, öyle ki tehlikeli silahların ve hatta atom bombasının bile nasıl yapılacağını internetten öğrenilebildiği bir dünyada, asıl bilgiye sahip olmanın daha önemli bir nitelik taşımaya başladığı izlenimi doğmaktadır.
Geleneksel ekonomik sistemde bilgi ve sermaye akışı fizikseldir. Nakit para, çekler, faturalar, birebir görüşmeler, posta ile pazarlama, fax gibi. Dijital ekonomide ise, bilgi ve bilginin tüm formları dijital olarak taşınabilmektedir; sanal para (kentkart, akbil, bankamatik ve kredi kartları, sanal alışveriş kartları), e-posta, online sunumlar, online bankacılık, elektronik çekler vs. Dijitalleşme, verilerin fiziki olarak elektronik bir sistem üzerinde sanal bir ortamda stoklanmasını, ışık hızına yakın bir hızda aktarılabilmesini ifade eden süreçtir. Dolayısıyla yeni ekonomi, silikon, yani bilgisayar ve bilgisayar ağları üzerinde kurulmuş bir oluşumdur. Endüstrileşmiş dünyada endüstriyel üretimin önemli bir bölümü dijital ortamda, bilgisayar kontrolü ile gerçekleşmektedir.
Kısaca; dijital teknoloji hemen her alanı etkilemekte, dijitalleşme sayesinde bilginin saklanması ve aktarımı ucuzlamaktadır. Teknolojinin sunduğu imkanları, mevcut iş süreçlerinde verimliliği arttırmak (daha iyi pazarlama, daha iyi müşteri
ilişkileri yönetimi, daha iyi tanıtım, daha hızlı karar alma, daha hızlı ve ucuz iletişim kurma vs. gibi) amacıyla kullanan firma, kurum ve organizasyonlar ile, bu imkanlar ı daha önce gerçekleştirilmesi zor ve ya maliyet li hatta imkansız işlerin gerçekleştirilmesi için kullanan girişimler “Yeni Ekonomi” düzenini temsil etmektedirler. Buradan da açıkça anlaşılacağı gibi, eskiden de varolan geleneksel kuruluşlar, gelecekte de varolabilmek veya küçülmemek, yeni koşullara adapte olabilmek için teknolojinin sunduğu rekabetçi imkanları kullandıkları ölçüde “Yeni Ekonomi”nin birer unsuru olacaklardır.